Türkiye'de Uzay Çalışmaları Ne Zaman Başladı?
1959 yılında kurulan Bandırma Füze Kulübü, Türkiye'de uzay çalışmalarının öncüsü oldu. Kulüp, kısa sürede büyük başarılar elde ederek uluslararası yarışmalarda dereceler aldı. Ancak, 1963'te kulüp başkanının evinde çıkan yangın ve desteklerin kesilmesi ile çalışmalar sonlandırıldı.
1959 yılında, Bandırma'da lise öğrencileri tarafından, Türkiye'de eşi görülmeyen bir kulüp kurulur: "Bandırma Füze Kulubü"
Kulübe dahil olan öğrenciler kendi aralarında amatör etkinlikler düzenliyor; uzay, evren ve uzaylılar hakkında tartışıyorlardı. Kulübün katılımcıları günden güne artmaktaydı, öyle ki iki yıl sonra öğrenciler kulübü büyütüp bir derneğe çevirmiş ve adını da “Bandırma Havacılık ve Uzay Araştırmaları Derneği” koymuşlardı.
Gençlerin bir sonraki adımı kendi roketlerini uzaya fırlatabilmekti. Pek çok denemeden sonra 1963'te, yani 4 yıl sonra Marmara 4 roketiyle başarılı oldular.
Ekibin başarısı büyük ses getirdi, öyle ki dönemin cumhurbaşkanı ve genel kurmay başkanı ekiple görüşerek onlara destek sözü verdi. Bu esnada katıldıkları uluslararası roket yarışmasında Amerika ve Almanya'nın ardından üçüncülük kazanmışlardı.
Marmara'nın ardından Hürriyet, Ata, Kıbrıs, Vega ve Sirius gibi yeni projelere başladılar. Hemen hemen her hafta yeni bir füze demesi yapıyorlardı. Bu projelerin içinde Marmara IV büyük bir başarı sağlamıştı. O güne kadarki en yüksek mesafeyi kat eden füze, 5415 metreye kadar yükselmişti.
Ekip başındaki İTÜ'lü hocaları Kirkor ve ekibinin yeni hedefi “Aktrüs” projesiyle uzaya bir canlı gönderebilmekti. Bu projenin detaylarına göre 500 kg ağırlığında ve dört metre boyundaki Aktrüs'ün içine bir kapsül konulacak, roket 150 km'ye ulaştığında kapsül ayrılıp paraşütle dünyaya inecek ve farenin olası durumu incelenip elde edilen sonuçlara göre insanlı projeler gerçekleştirilecekti.
Ancak bu gelişmelerin ardından her ne hikmetse ekibe gelen destekler bir anda kesiliverdi. Üstelik Kirkor'un evinde bir yangın çıkmış ve tüm plan ve projeler bir anda yanıp kül olmuştu.
Bu olayın üzerine gidilmez ve hala da aydınlatılabilmiş değildir. Deneme alanları kapatılır ve çalışmalar birden bire sonlandırılır.
Kısacası, 1959 yılında umut verici bir şekilde başlayan ve 1963'te zirveye çıkan çalışmalar, faili meçhul bir bıçakla kesilir.
Tepkiniz nedir?