İklim Farklı, Toprak Farklı: Peki Ya Çavuş Üzümü, Karabük Bölgesinin Çavuş Üzümü Olarak Aynı Kalır Mı?
Kimi zaman sadece bir tohumla, bazen de küçük bir çubukla başlar hikâyeler…
Hikâyeleri içinse hatıralarını da taşır insan peşinden.
Benim hikâyem de Karabük’ten getirdiğim birkaç Çavuş üzümü çubuğuyla başladı. O çubuklar birer kök oldu; umutla, sabırla toprağa verildi.
Bazıları kurudu, bazıları tuttu.
Ama asıl mesele o çubuğun tuttuğu yer değil, bende tuttuğu yerdi.
Özlemi giderme hazzıydı.
Bir Yudum Memleket Hikayesi: Karabük’ten Antalya’ya Uzanan Serüven
Karabük, azimle çalışanların, ülkeyi var etme mücadelesi verenlerin, özüne, yöresine has ürünlerine sahip çıkanların memleketidir. Özellikle de değer verdiği Çavuş üzümü, Eflani’sinden Safranbolu’suna kadar pek çok hanenin bağ bozumunu süsleyen, sofralara düşen, hatıralarda yer eden bir değerdir. Bu üzüm sadece bir meyve değil, aynı zamanda kültürel bir mirastır.
İşte bu mirası, Antalya’nın sıcak ve nemli havasıyla tanıştırmak, biraz da memleket hasretimi dindirmekti niyetim.
Karabük’ten bir parça toprak, bir parça hayat, bir tutam umut getirdim;
Fidan değil, doğrudan çubuk getirdim.
Poşette filizlendirdim.
Her biriyle tek tek ilgilendim.
Sabırla, sessizce…
Toprağa koydum, suladım.
Bir yandan da içimdeki Karabük’ü suladım sanki…
Kimi nazlandı, kimi yeşerdi, kimi kurudu.
Kuruyanlarla birlikte içimde bir şeyler kırıldı ama kalanlar hâlâ direniyor güneşe, rüzgâra, sıcağa.
O tutan dallarla sanki ben yeşerdim yeniden.
Çünkü onlar sadece çubuk değildi, benim geçmişim, benim çocukluğum, benim Karabük’ümdü.
Olur Mu? Olur, Ama Kolay Olmaz
Antalya’nın toprakları bereketlidir ama Karabük’le kıyaslanınca zıt karakterlidir. Çavuş üzümü serin yaylaları, geceyle gündüz arasındaki sıcaklık farkını sever. Oysa Antalya güneşle yıkanır; rutubetlidir, gece de gündüz kadar sıcaktır. Bu da demektir ki, üzümle toprağın arasını bulmak için fazladan emek gerekir.
Gölgelik yapmak gerek, toprağı zenginleştirmek, kökü korumak gerek.
Ama en çok da sabretmek gerek.
Ben sabrediyorum. Çünkü filizlenen o birkaç dal, sadece bir bitki değil artık; memleketime duyduğum özlemin ilacıdır.
Bu Sadece Tarım Değil, Bir Kültürel Köprü
Belki birkaç yıl sonra o dallardan salkımlar sarkacak.
Sarkmasa da olur…
Çünkü asıl ürün, yetiştirdiğim o üzüm değil;
Unutulmayan bir tat,
Özlemi diri tutan bir çaba,
Kültürel bir bağlılık…
Şimdi Antalya’nın bir köşesinde Karabük’ün üzümü sessizce kök salıyor. Ne bir tabela var başında, ne de büyük bir bağ.
Ama bilen bilir, o küçücük dal, koca bir memleketin yüreğidir.
Bugün Karabük’ün Çavuş üzümü Antalya’nın toprağına adım attıysa, bu sadece bir tarım denemesi değil, aynı zamanda yöresel değerlerin başka coğrafyalarda da yaşatılabileceğinin bir kanıtıdır.
Bu, “memleket nerede?” sorusuna, “nereye gönlünü koyarsan orasıdır” diye verilen bir cevaptır.
Ben Karabük’ten getirdiğim çubuklarla Antalya’da Karabük’ü yaşatıyorum.
Her gün o yeşeren dallara bakarken Karabük’e gidiyorum sessizce…
Kokusu olmasa da, kökü burada artık.
Benim gibi…
Toprakla, geçmişle, kendi içimdeki sabırla…
Tutunan her filiz, sadece üzüm değil;
BİR DİRENİŞİN, BİR UMUDUN ve ÖZLEMİN İLHAMI YÜREKLERDE…
YORUMLAR